YALITIM BİLİNCİ

     
 

Bugünlerde sık sık konuştuğumuz konu bu!

Toplumda yeterli düzeyde yalıtım bilinci var mı ? Yalıtım, toplumun her kesiminde biliniyor mu ?

Yalıtım, Mısırlılar döneminden beri, belki onlardan öncede bilinen bir kavram. Ancak bu kavram günlük yaşamımız içinde ne kadar yer aldı.

Bu kavram ile ciddi anlamda 70'li yılında tanıştık. Petrol fiyatlarındaki aşırı artışlar sonunda ısınma maliyetlerinin artması kişileri arayışlara sevk ettiği dönemde İzocam' ın kapıcılı reklam filmi ortaya çıktı. Bu film ile ısı yalıtımının tüketiciyi bilinçlendirdiği kesindir. Aynı dönemlerde Cam Elyaf firmasını su yalıtımı ile ilgili "Su iğne deliğinden de geçer" reklamları su yalıtımı konusunda ilk bilgileri tasarımcıya, üstleniciye ve tüketiciye vermeye başladı.

Ancak bu çabalar yeterli değildi, uzun bir süre bu konuda üretim yapan firmaların tasarımcılara ve uygulayıcılara yönelik çalışmaları nihai tüketiciye gerektiği gibi yansıyamıyordu.

1986 yılında Avrupalı üreticiler ile rekabet edebilmek için üretilen malların standartlarından, kalitelerine, çeşitlerine kadar yeniden bir yapılanma dönemi geçerdik. Yeni çıkan ürünlerin özelliklerini, kullanım detaylarını, uygulama yöntemlerini daha büyük kitlelere anlatılması gerekiyordu. Bu amaçla yalıtım bilincini tasarımcıya, üstleniciye ve tüketiciye gerektiği gibi anlatabilmek amacıyla, 1993 yılında İZODER, uygulamaya yönelik kalifiye personel yetiştirebilmek için 1998 yılında İYEM, eğimli çatıları toplumun her kesimini anlatabilmek amacıyla 2002 yılında da ÇATIDER kuruldu.

19 Ağustos 1999'da yaşanan, İzmit ve Adapazarı depremi toplumun her kesimine çok önemli bir kelimeyi öğretti "KOROZYON" kısaca taşıyıcı sistem içindeki demir donatının, nemin ve suyun etkileriyle paslanarak yük taşıyamaz hale gelmesi.

Bu aşamada tüketici düzeyinde yapılan çalışmaların büyük bir bölümü binaların boyanması veya ısı yalıtım malzemeleri ile mantolanması veya taşıyıcı sistemin güçlendirilmesi şeklinde oldu.Ancak bütün bu çalışmaların hiçbiri mevcut yapıların toprak altında kalan taşıyıcı sistemlerini suyun zararlı etkilerinden kalıcı şekilde korumaya yönelik değildi.

Akademik çevrede ise temellerde dıştan yapılacak olan su yalıtımının korozyonu önlemedeki etkileri çeşitli platformlarda, mesleki kuruluş ve dergilerde tartışılmaya başlandı. Çünkü kalıcı önlemlerin, yapım aşamasında doğru malzeme, doğru detay ve doğru işçilik ile yapılması gerekmektedir.

Bugün toplum, mesleğe ilk başladığım yıllara göre yalıtım konusunda daha bilinçli, pazarda her tür malzeme üretilmekte veya ithal edilmekte, satıcı nihai tüketiciye karşı daha duyarlı hareket etmekte, ciddi uygulama kuruluşları bilinçli uygulamalar yapmaktadırlar. Ancak bunlarla birlikte pazarda, hiçbir standarda uymayan malzeme üreticileri ve ithalatçıları ile belli bir süre bir ekip içinde çalıştıktan sonra hiçbir sertifikası olmayan usta diye geçinen kişilerde pazarda yaptıkları işlerle gelinen noktayı olumsuz yönde etkilemektedirler..

Yalıtım sadece binayı mı koruyor? Hayır yalıtım binayı korurken içinde yaşayan kişilere de daha sıhhatli ve konforlu yaşam olanakları sağlıyor.
Düşünün ki yaşadığınız binanın zemin veya daha alt katlarının duvarları sürekli olarak nemli, bu duvarlarda oluşan mantarlardan ve nemden etkilenmemeniz mümkün mü ?

Bu tür bir yerde iki veya üç yıl yaşamanız halinde, vücudunuzda çeşitli romatizmalve solunum yolları hastalıkların başlamasına olanak sağlamış olacaksınız.

Aynı şekilde, dış duvar kenarındaki koltuğunuza oturduğunuzda dış duvarın iç yüzeyindeki ısı, konfor ısısının altında ise siz belki o anda sadece ürpereceksiniz Uzun süreli bu şekildeki bir yaşamda daha asabi olacağınız kesindir. Belki bu davranış değişikliğinin farkında bile olmayacaksınız.

Aynı şekilde en üst katta oturan bir kişinin, çatısından gelen soğuk veya nem nedeni, ile sağlığının tehlikeye düşeceği kesindir.

Duvarların sürekli olarak boyanması, lüzumsuz yere tüketilen ısının ağır faturaları da işin ekstrası olacaktır. Yapıda TS 825'e uygun yeterli ısı yalıtımı yapılması halinde yakıttan en az %50 tasarruf, TS 11758-2'ye uygun su yalıtımı yapılması halinde ısı binanın kullanım ömrünün artacağı kesindir.

Son dönemde Avrupa'da yeşil çatılar giderek önem kazanıyor. Türkiye'de de bunların ilk örnekleri İstanbul, Ankara ve Antalya'da yapıldı.

Yeşil çatıların; ekonomik katkıları yanında, şehir içindeki tozun azalmasına, şehir yaşamından oluşan ses dalgalarını yutarak gürültünün azalmasına olumlu katkıları bulunmaktadır. Ayrıca çatıların bir park şeklinde olması nedeni ile daha kullanılır, yaşanır bir mekan olmasını sağlamaktadır.

Gelin hep birlikte, binanın korunumu ile birlikte kendi sağlığımız için, kendi güvenliğimiz için "ISI, SU, SES, YANGIN YALITIM" kavramlarını öğrenelim ve bilmeyenlere öğretelim. Herhangi bir konut veya yeri kiralarken, satın alırken veya yaptırırken BU YAPIDA NERELERE HANGİ YALITIMLAR YAPILDI? diye soralım.

Toplumun yalıtım bilinci ancak bu şekilde en iyiye ve doğruya doğru yönelecektir.

JOZEF BONFİL
BTM AŞ
Teknik Danışman
 

 

Site İçi Arama